Merkez Bankası Döviz Kuru | |||
ALIŞ | SATIŞ | ||
USD | 40,5190 | 40,5920 | |
EURO | 46,2407 | 46,3240 | |
ALABAŞA,
“Alabaşa-Aлабашей-Алабаща” Abhazların çağlar öncesinden beri kullandıkları, kendi tarihleri ve kültürleri ile özdeş, kutsal kabul ettikleri bir asadır. Bilgeliğin, saygınlığın, otoritenin, adaletin, liyakatin, ahlaki ve geleneksel değerlerin sembolüdür. Bilgelik asası olarak adlandırılır. Çok eskiden Abhazlarda ancak Bırg statüsünde olan büyükler Alabaşa kullanmayı hak ederlerdi. Abhazlar birbirilerine “Alabaşa kullanmaya layık olasın” diye dua ederler.
Toplumda önemli katkılarda bulunan kişileri onura etmek için verilebilecek en değerli armağandır. Kendine saygın bir yer edinmiş, sözü dinlenen, kendisine danışılan kişilere törenle verilir. 1994 senesinden bu yana Abhazya'da bilgeliğin sembolü olarak başkanlık gücünün bir niteliği haline geldi. Seçimle göreve gelen Abhazya Cumhurbaşkanı’na göreve başlamadan önce yemin töreninde yemin ettikten sonra Abhazya Sancağı, Cumhurbaşkanlığı Mührü ve Kılıcın yanında Alabaşa verilir.
Abhazların tarihinde, mitolojisinde, inançlarında, kültürlerinde ve sözlü anlatımlarında Alabaşa figürü ile ilgili birçok anekdot bulunmaktadır.
Abhaz mitolojisindeki Abrıskil’ı anlatan hikâyelerin birinde Alabaşa’dan şu şekilde bahsedilmektedir: “Abrıskil bir tehlike anında Alabaşa'yı yere sapladı ve ona yaslanarak öyle bir sıçradı ki düşmanlarının gözü önünde ortadan kayboldu. Düşmanları Abrıskil’a zarar vermesi için kara ağaçkakana yöneldiler ve bunun için ona kırmızı başlıklı bir başlık sözü verdiler. Ağaçkakan Abrıskil'i buldu ve uyurken Alabaşa’sını gagalamaya başladı. Yarısına kadar devam etti ve ardından düşmanlarına durumu bildirdi. Onlar da Abrskil'e koştular. Kahraman zamanında uyandı, düşmanları gördü, ayağa fırladı ve Alabaşa'ya yaslanarak geçidin üzerinden atlamak istedi. Ama Alabaşa boyun eğdi ve düştü. O sırada düşmanlar gelip onu yakaladılar...”
Abhaz avcılık kültü ile ilgili anlatımlarda de Alabaşa’dan söz edilmektedir. Abhaz Panteonunda ormanın, avın ve avcılığın Tanrısı olan Ajüeypşiaa, cüce insanlar ve avcı Tusch’un hikâyesinde bahsedilen aksakallı yaşlı adamın elinde Alabaşı vardır.
Ortaçağda Abhaz etnopolitik topluluklarından biri olan Misimiyan elçilerinin Alabaşa kullandıkları tarihi belgelerde yazılıdır. 555 yılında tarihe “Misimiyan Ayaklanması” olarak geçen olaylarda Alabaşa’dan da bahsedilmektedir. Bizans müfrezesinin komutasıyla müzakere yapmak üzere gönderilen Hada ile Tuana (Tuanba) isimli iki diplomatın ellerinde Alabaşa vardır. Mirinea'lı Agathius’un “Justinianus’un saltanatı” isimli eserinde bundan bahsedilmektedir.
Abhazlarda hitabet sanatı çok önemliydi. Yaşlı konuşmacıların elinde Alabaşa olurdu. Elinde bir Alabaşa ile konuşmaya özel terim “Adouara- «Aдоуара” deniyordu. 19. yüzyılın ikinci yarısında yaşayan Djalaç Kutsniya, zarif, güzel konuşma sanatıyla ön plana çıkan biriydi. Günün 24 saati kesintisiz konuşabiliyordu. Bir gün akrabaları tarafından, Prens Grigory Çaçba ile kavga eden Dawei Kutsniya davası hakkında konuşmak üzere Sohum'a gönderildi. Dava esnasında hararetli bir tartışmada, diğer konuşmacılardan biri yanlışlıkla ayağına bir Alabaşa sapladı. Ancak konuşmasını kesmedi ve sonunda zorlu davayı kazandı.
SÖZSÜZ İLETİŞİM ARACI OLARAK ALABAŞA
Abhazlar arasında kurulan halk mahkemelerinde, önemli müzakerelerde veya protokol gerektiren görüşmelerde en önemli iletişim araçlarından, metaforlarından biri Alabaşa’dır. Bırg’lar, önemli toplantılarda niyetlerini ve arzularını sözsüz olarak göstermek için Alabaşa’yı iletişim aracı olarak kullandılar.
Toplumsal törenlerde, toplantılarda önemli kararlar alınırken veya yemin edilirken “Alabaşa’nın yere çakılması” ile o karar kesinleşmiş, yemin bozulmaz hale gelmiş olur. Alabaşa’lar yere çakılarak alınan kararlar asla değişmez.
Savaşan tarafların uzlaşması konusunda heyet başkanının Alabaşası anlamlı bir konuşma işaretiydi. Alabaşa'yı yere saplama şeklinden orada bulunanlar onun ruh halini ve niyetini anlarlardı. Bu sessizce, sakince yapılırsa, “Acele etmeye gerek yok, düşünelim” anlamına geliyordu.
Eğer Alabaşa’nın ucu yana saptıysa: “Gereksiz sözlerden yoruldum!” anlamları çıkıyordu.
Karmaşık bir konuyu tartışırken, delegasyon başkanı vücudunu bir Alabaşa ile desteklediyse, örneğin onu koltuk altına yerleştirdiyse veya başını Alabaşa’nın tepesine dayayan ellerine yasladıysa, bu şu anlama geliyordu: “Zor benim için. Bu acil bir durum, herkesin dikkatini ve azami çabasını gerektiriyor.” Bu poz aynı zamanda müzakerelere pasif olarak katılanlara sessiz bir sitem işlevi de görürdü.
Alabaşa’yı sapıyla kendi yönüne doğru eğmek şu anlama geliyordu: “Sadece yorgunum”
Sapı çıkışa doğru - yoldaşlarına bir işaretti: “iş bitti” veya başka bir durumda: “Artık konuşmaya gerek yok.”
Kızın ailesi evlenme teklifini kabul etmezse, damadın ailesinden bir büyük, bir Alabaşa ile sessizce gelinin evine girip onu orada bırakabilirdi.
Alabaşa’ya öylesine önem verilir ki bir Abhaz atasözü bunu çok veciz bir şekilde şöyle ifade eder: “Bilge yaşlısı-büyüğü olmayan kişi Alabaşa’sına danışsın”
Alabaşa, gündelik hayatta ihtiyaçları gidermek içinde kullanılırdı. İlkel çağlarda vahşi hayvanlarla mücadelede ve avlarda, daha sonra savaşlarda mızrak olarak da kullanıldı. İlk zamanlarda Alabaşa’nın ucuna sivri kaya parçası takılıyordu, daha sonra insanoğlunun geçirdiği evrelere göre bronz, demir vb. gibi madenler de eklendi.
Belli dönemlerde Alabaşa hem savaşlarda mızrak ve tüfekle nişan almada bir dayanak, hem de gündelik hayatta yürürken ya da düğün cenaze ve diğer toplantılarda, hatta bağ-bahçede çalışılırken silah, kalpak, Awapa (Abaza kaftanı) gibi kıyafetler için askılık olarak da kullanılmakta idi.
ALABAŞA’NIN PARÇALARI:
1.Baş (Kafa yuvarlağı)
2.Kundak (Tutak)
3. Diş (Alabaşa dişi)
4. Diş kökü
5. Gövde
6. Süngü (Alabaşa süngüsü, demir)
7.Ayak
8 Göz
9. Delik
10.Süngü yuvarlağı
11. Burun (Uç)
FAYDANILAN KAYNAKLAR:
-Ş. D. İnal-ipa, “Abhaz Görgü Kuralları Üzerine Denemeler” Sohum. 1984.
-K. S. Bgajhba. “Abhaz Masalları” Sohum, Alaşara. 1985.
-M. V. Aiba. “Abhazlar arasında dolaylı (nesne-materyal) iletişim araçları” Abhaz Çalışmaları (Tarih, Arkeoloji, Etnoloji). Sayı 2. Sohum, 2003.
-S.S. Gabnia, G.V. Smır, Y.V. Chesnov. “Abhaz çıtalarının ritüel ve ritüel işlevleri” Moskova, 1986.
-Ş.D. İnalipa. “Abhazların Etnokültürel Tarihinin Sorunları.” 3.Baskı. Sohum 2011.
-Mirinea'lı Agathius. “Justinianus'un saltanatı hakkında.” – E – L. 1953.
-A.Mukba. “Alabaşa” Çeviri: Oktay Chkotua.