Merkez Bankası Döviz Kuru | |||
ALIŞ | SATIŞ | ||
USD | 40,5190 | 40,5920 | |
EURO | 46,2407 | 46,3240 | |
Apsuvara’da Aşta'ya layık olmayan misafir yoktur.
Aşta, kökü yüz yıllar öncesine dayanan; bütünlüğü, paylaşmayı ve kardeşliği simgeleyen Kuzey Kafkasyalıların ortak ritüelidir. Abazaların, Adigelerin ve Ubıhların en eski ve en köklü adetlerindendir. Abazalar bu ritüel’e “Aşta”, Adigeler ise “Nişı” demektedir. Kafkasya’da günümüzde eski doğal haliyle pek bilinmemektedir. Özellikle Türkiye’de yaşayan Kuzey Kafkasyalılar bu adet’i sürdürmektedir. Bölgesine göre farklılık gösterse de, bunlar küçük nüans farklılıklarından başka bir şey değildir, çünkü hazırlanan sofraların tümü uzuvların yeri farklıda olsa, aynı mesajı vermektedir! Her Abaza misafirine aşta kesmeyi kendine borç bilir, kesmezse üzülürdü.
AŞTA SOFRASININ ANLAMI/ SOFRANIN DİLİ:
Aşta kelime olarak kesilen sunulan anlamındadır…
Aşta’yı kesen kişi, kendisine Aşta kesilen kişi için şunu anlatmaktadır:
“Ben başımla, kolumla, kalbimle ve bütün uzuvlarımla sana değer veriyorum. Senin için kendimi feda ediyorum. Bu dost kabul ettiğim kişilere gösterdiğim değerdir. Canlarımız birdir; biz bir bütünüz. Her şeyimizle size değer veriyoruz.”
Anlaşmazlıkları çözmek için kurulan halk mahkemelerinde; misafirler için, gelen misafirin yakınlığı, konumu, gelme nedeni ve ortamın durumuna göre; düğün merasimlerinde, kız verme ve kız kaçırma gibi durumlarda gelin adayı olan kızın arkadaşı konumunda bulunan ve kız tarafını temsil eden kişi olan Ayüza için Aşta kesilir.
Gelen kişinin konumu, yakınlığı, gelme sebebi ve ortama göre küçükbaş ve büyükbaş hayvan (koç, koyun, keçi ve sığır) kesilir. Koç ve koyun kesiminde, kesim usulü, parçalama biçimi çok büyük önem ve incelik gerektirir. Kesilen hayvanın önemli uzuvları sofraya konulur. Bütün uzuvların belirli anlamları vardır. Bunlardan en önemlileri;
KELLE (Ağıbja): Biz bir bütünüz, başım senin başın, başımın üstünde yerin var anlamındadır. Kellenin yarısının sağ tarafıdır.Küçük baş olan koç ve koyunlarda anatomik olarak üst çene ve dişler yoktur, sadece alt çene ve dişleri vardır.Sofraya konulurken altçene ve dişler sökülür.Sökülmemesi durumunda; işin durumuna göre mesaj verilmektedir.
KULAK (Alımha): Verdiğimiz söz sonuna kadar dinlenecek, sözümüz iyi dinlensin anlamındadır. Eskiden Kafkas-Rus savaşlarının ve baskınların çok olduğu dönemlerde, aşta sofrasında kulak kesen büyükler; küçüklerine gözünüz ve kulağınız açık, gelebilecek tehlikelere karşı dikkatli olmayı öğütlerlerdi. Daha yakın tarihlerde ise, sofrada aşta’nın kulağının kesilmesi, bir görev için giden grubun ufağının büyüğü ile koordineli olmasını, olabilecek hata veya eksik durumda onu uyarmasını simgelemekteydi.
SAĞ ARKA BUT (Amağa): Kolun kolumdur, seni sağ kolum gibi görüyorum, gençliği ve kuvveti simgelemektedir. Hayvanın arka sağ ayağının bir kısmından oluşmaktadır.
KALP (Agu):Seni kalbim, yüreğim gibi görüyorum, kalbimdesin, gönlümdesin anlamındadır.
BÖBREK YATAĞI (Açaça): Yarım konulursa kesilen kişiye “hükümsüz” olduğunu ifade eder. Ama bazı yerlerde de sofraya konulmamaktadır.
CİĞER (Ağoça): Ciğerimsin, seni kendimle aynı görüyorum anlamındadır. Hayvanın karaçiğer’inden hazırlanır.
ÖN SAĞ KÜREK (Ajumsaxa): Bazı yerlerde sofraya konulmakta, bazı yerlerde konulmamaktadır. Bazı yorumcular ajumsaxa için eskilerin fal baktığını bile söylerlerdi.Hayvanın ön sağ kürek kısmının bir parçasından oluşmaktadır.
ET PARÇASI (Ajuxta): Et ve pay anlamına gelen iki heceli bir kelimeden oluşmaktadır.Anlamı; her ajuxta bir kişiye düşen pay demektir.Bütün etlerin dağıtılmasında yatan bir diğer neden; bütün parçaların lezzetleri farklıdır, herkes tatsın!..
Akçam(kuyruk sokumu), Axdoksa(boyun) gibi uzuvları, sofraya yerleştiren yerler de vardır.
Bunların dışında Avatzara (kaburgalar), Apılkıdı (arka sağ bütün büyükler için sofraya konulmayan kısmı) gibi uzuvlar sofrayı doldursun, zengin göstersin diye konulur veya ikinci masaya dağıtılır. Sofraların içeriği genelde masadaki insan sayısı kadar hazırlanır. Bu genelde beş en fazlada altı kişidir Aşta konulacak tepsinin ortasına Abaza pastası (Abısta) konulur. Bu pastanın bazı yerlerde içine peynirde konulduğu bilinmektedir. fakat peynir konulması çok yaygın değildir, konulacaksa bile pastadan ayrı bir tabakta ikram edildiği bilinmektedir. Kalp ve ciğerler, sofradaki kişi sayısına göre eşit parçalara bölünüp, bu pastaların üzerine dağıtılır.
ET PARÇASI (Ajuxta): Et ve pay anlamına gelen iki heceli bir kelimeden oluşmaktadır.Anlamı; her ajuxta bir kişiye düşen pay demektir.Bütün etlerin dağıtılmasında yatan bir diğer neden; bütün parçaların lezzetleri farklıdır, herkes tatsın!..
Akçam(kuyruk sokumu), Axdoksa(boyun) gibi uzuvları, sofraya yerleştiren yerler de vardır.
Bunların dışında Avatzara (kaburgalar), Apılkıdı (arka sağ bütün büyükler için sofraya konulmayan kısmı) gibi uzuvlar sofrayı doldursun, zengin göstersin diye konulur veya ikinci masaya dağıtılır. Sofraların içeriği genelde masadaki insan sayısı kadar hazırlanır. Bu genelde beş en fazlada altı kişidir Aşta konulacak tepsinin ortasına Abaza pastası (Abısta) konulur. Bu pastanın bazı yerlerde içine peynirde konulduğu bilinmektedir. fakat peynir konulması çok yaygın değildir, konulacaksa bile pastadan ayrı bir tabakta ikram edildiği bilinmektedir. Kalp ve ciğerler, sofradaki kişi sayısına göre eşit parçalara bölünüp, bu pastaların üzerine dağıtılır.
Sofrada en önemli uzuv olan “Ağıbja” yani kellenin yarısının sağ tarafı, orada bulunan en önemli kişinin önüne konulacak şekilde hazırlanır. Tsabal olarak bilinen İnegöl, Eskişehir hattında ise; sofraya ağıbja konulmamakta, onun yerine amaxa konulmaktadır! Büyüğün önüne konulan uzuvların bu bölgelerde farklı olmasının sebebi Abhazyadaki bir hikaye’ye ilişkilendirilmektedir.Aşta’nın tarihçesi ile ilgili kökü Abhazya’ya giden bazı hikayelerde bunun sebebi açıklanmaktadır.Bu yazının devamında bunun açıklamasını bulabilirsiniz!.. Büyüğün karşısına ağıbja konulan bölgelerde ise; Bu kellenin sağ tarafına “Amağa” denilen arka sağ but konur. Bazen bu tabakta da getirilir. Kellenin sol tarafına ise “Ajumsağa” denilen ön sağ but yerleştirilir.Bazı yerlerde ise bu sol tarafa, açaça’da konulabilmektedir.Bunun böyle olmasındaki sebep, aşta kesilen bölgenin, köyün veya kişilerin büyüklerinden gördüğü eğitim ve nüans farklılıklarından ileri gelmektedir! Ve kesinlikle kültürdeki zenginliğin sofraya farklı şekilde yansımasıdır. Sol tarafa ajümsaxa’yı koyan veya en azından açaçayı orada kullanmayan kişiler, açaçayı ağıbjanın tam karşısına, yani pastanın diğer tarafına denk gelecek şekilde Kellenin tam karşı kısmına koyarlar.Bazı köylerde ise açaça ve ajumsaxa sofraya hiç konulmamaktadır! Diğer uzuvlar olan kaburgalar ve et parçaları birbirine paralel bir şekilde aralara yerleştirilir.Abazaca adı avatsara olan kaburgalar ikili veya üçlü olmaktadır.Buda yorum farklarına dayanmaktadır.Kimileri küçükbaş aşt’da üçlü avatsara, kimide büyükbaş, yani sığırda ikili avatsara koymakta…Bazı yerlerde ise tam terside görülebilmektedir!..Ama genelde küçükbaş hayvanda kaburgalar üçlü konulmaktadır. Kemiksiz et parçalarına da ajuxta denilmektedir. Yukarıda bahsedildiği gibi; Bir sofranın dizilim biçimi bölgeden bölgeye, köyden köye, kişiden kişiye değişmektedir.Bunun altında yatan en büyük neden birinin doğru diğerinin yanlış olması değil, aksine bunların hepsinin doğru olduğu, ama anonim olmuş ve bir çok bölgeye ortak kültür olarak yansımış olan bu değerin yorum ve nüans farklılığından öteye gitmediği, hangi şekilde dizilirse dizilsin, vermek istediği anlamın tüm sofralarda aynı olduğu kabul edilmelidir.
Merasim başladığında odada bulunan büyük, sofranın ve günün önemine uygun bir konuşma yaparak kellede bulunan kulağı kesmek için müsaade ister. Kulağı kesecek kişi, orada bulunan en yaşlı kimse olmalıdır. Bu konumda değilse evde bulunan yaşlıya kulağı armağan eder. Yaşı uygun ise kulağı keser ve sofraya koyar. Kulağı sofraya koymasında vermek istediği mesaj; onunla oraya gelen ama masaya oturmayan kendi grubunun ufağına, gözün bende kulağın dışarıda olsun. Bir hatam olursa beni uyar anlamındadır! Sonra ev sahibi grubun büyüğü sofrada oturan veya ayakta hazır bekleyen ev sahibi küçüğe uzuvları parçalayıp eşit şekilde sofraya dağıtmasını söyler. Bu parçalamayı yapan kişi önce kelleyi parçalar, sonra da sağ buttan başlayarak böbrek yatağına kadar olan uzuvları bölüştürür. Böbrek yatağına geldiğinde döner ve sol taraftan (yani ters taraftan) yine tam karşısında bulunan böbrek yatağına kadar sofrada bulunan uzuvları bölüştürür. Bu bölüşüm; paylaşmayı, eşitliği simgeler. Eğer kellenin kulağı kesilmeden geri yollanırsa, yani protokoldeki kişiden büyük bir kişi varsa kelle gittikten sonra onun yerine sağ but konur. Yani parçalama ve bölüşüm o şekilde başlar.
AŞTA İÇİN YAPILAN DUA:
Aşta için genelde dua yapan kişi veya hazırlanan sofranın anlamına uygun konuşma yapan kişi, bu duasını veya konuşmasını yemekten önce yapar. Dua ve konuşmanın yemekten önce yapılması çok eski bir Abaza adet’idir. Gerçi yemekten sonrada ufak bir konuşma yapılır ama, asıl konuşma ve dua yemekten öncedir! Burada konuşan kişi genelde sofranın anlamına veya o günün anlamına, aşta’yı kesen kişi veya kişilerin onuruna, sofranın hazırlanmasında emeği geçen kişilerin şerefine, toplumun tüm bireylerinin mutluluğuna itafen genelde doğaçlama konuşmalar yapar. Tam belli bir konuşma kalıbı yoksa‘da bilinen ve söylenen bir duayı burada sizlerle paylaşmak isteriz!
‘’’ Tanrı'm (Ança); sofrasında oturduğumuz insanlara bol kazanç ver.
Burada ikramı paylaşan herkese gönül ferahlığı ve sağlık ver.
Muhtaçlara yeterince nimetlerinden pay ver.
Bu nimetleri kazanıp, getirene de, bu yemekleri yapana da ve burada hizmetimizi yapan herkese uzun ömür ve sağlık ver,Tanrı'm’’
Aşta’nın yapılma ve kesilme sebepleri;
Misafir ağırlama,
Barıştırma amaçlı halk mahkemeleri,
Kız isteme/kız verme merasimleri,
Ayüza (gelin arkadaşı) için yapılan merasimler.
MİSAFİR İÇİN AŞTA:
Gelen misafirin yakınlığı, gelme nedeni ve ortamın durumuna göre büyükbaş ve küçükbaş hayvan kesilebilir.
HALK MAHKEMELERİNDE AŞTA:
Abaza aileleri arasında oluşmuş olan sorunların çözümleneceği halk mahkemelerinde, sorunun çözümü için olayın geçtiği yerdeki büyükler ve civar köylerden bu büyüklere destek amacıyla insanlar davet edilirdi. Alınacak kararların objektif olması için, farklı köylerden liderlik payelerine sahip, adaletli olabilen, tecrübeli ve birikim sahibi büyükler davet edilirdi…
Mahkeme bazen günlerce, bazen de haftalarca sürebilirdi… Geçen bu zaman zarfında davet edilen tüm görevlilere ve misafirlere köylü; büyükbaş hayvan (sığır) ve küçük baş hayvan(koç, koyun) keserdi! Tüm köylü misafirleri mahkemenin süresince kendi evlerinde ağırlar ve hayvanları kendileri keserdi. Çünkü Abazalar toplumsal olaylara bir bütün olarak bakarlar, buradaki sorun tüm köylünün sorunudur, bunu çözmekte herkesin sorunudur derlerdi! Bu sebeple kimse misafirleri ağırlamaktan ve onlara hayvan kesmekten kaçınmazdı! Kesilen bu hayvanların kelleleri bir bütün olarak pişirilir. Bu ritüel; “biz bir bütünüz” anlamını içerirdi! Kesilen küçük baş hayvan ise; bütün olarak pişirilen kellenin sağ tarafının yarısı getirilir. Büyükbaş hayvansa; yine bütün pişirilir ama sofraya gelmez. Onun yerine arka sağ but olan “Amağa” büyüğün önüne konurdu.
Toplanan grubun içinde hem yaşça, hem de konum olarak özel seçilen büyüklere mahkemenin sonunda işin halledilmesi onuruna küçükbaş hayvan kesilirdi. Burada herkes vardır! Büyükler ve onlara hizmet yapan gençler konseyi, köylü, mağdur ve suçlu aile temsilcileri hepsi oradadır! Mahkeme için davet edilen ve toplantıda bulunan en büyük lider konumundaki büyük; önüne konulan “Ağıbja”nın ve mahkemenin anlamına uygun bir konuşma yapar. Sonra oradakilerden müsaade isteyerek kellenin kulağını keser ve sofranın küçüğünden Aşta’yı parçalayıp dağıtmasını isterdi.
KIZ İSTEME/ KIZ VERME RİTÜEL’LERİNDE AŞTA:
Bu merasimde küçükbaş hayvan (koç) kesilir. Gelenler büyük olduğu için konuşma yapıldıktan sonra kulak kesilip sofranın ortasına konur. Çünkü gelenlerin yaşı büyük ve görevleri kutsaldır! Ama bazı durumlarda evde gerçekten hatırı sayılır ve o sofrada bulunamayan biri varsa, sofradaki büyüğün inisiyatifi doğrultusunda, ağıbja o kişiye ikram anlamında gönderilebilir. Bu jestin karşılığında o büyükte sofraya iyi bir et parçası yolar! Yani jest’e karşılık jest yapar! Sofrada bekleyen büyükte, o et parçası gelmeden yemeğe başlamaz! Bilirki yaptığı onurlu davranışın cevabı gelecektir! Problem arz etmeyen durumlarda ve anlaşma olacağı bilinen davetlerde hayvanın kellesinde çene ve dişler çıkartılıp sofraya konulur. Fakat problem arz eden durumlarda herhangi bir anlaşmazlık var ise; çene kemiği ve dişler kelle ile birlikte sofraya konur. Anlamı ise; bizim misafirimizsiniz ama bu olayda bir problem vardır! Bunun dışında kulak kesiminde; gelen grubun büyüğü/ayhabısı (thamada) kulağı kesip sofraya koyduktan sonra kendisiyle gelen küçüğün/eyızbının dikkatini çeker. Anlamı da “gözün bende olsun, kulağın dışarıda olsun” demektir.
AYÜZA İÇİN AŞTA:
Bu durumda küçükbaş hayvan (koç, koyun) kesilir. Kız kaçarak geldiyse anlaşma olduktan sonra Aşta kesilir. Aşta kesme işlemi düğün sonrasına da bırakılabilir ama genelde anlaşmadan sonra kesilir. Normal düğünlerde (Argama) Aşta düğünden sonra kesilir. Sofraya kellenin sağ tarafı gelir. Ayüza evde veya etrafta, komşuda kendisi’nden büyükler olabileceğinden kulağı kesmez, gerisi geriye büyüklere gönderir. Anlamı ise; ben her ne kadar bir aileyi, bir köyü ve bir sülaleyi temsilen de buradaysam… Büyüklerimin bana öğrettikleri ‘’büyük her zaman en değerli kişidir’’ felsefesine uygun olarak, bu kelleyi büyüklerime armağan etmek isterim! Bazı yerlerde bir takım değerli büyüklerim ise, bu olayı şu şekilde açıklamaktadır; Her ne kadar bu kelleyi büyüklerine laik görüp armağan etmekte istesen, her şeye rağmen biz bunu sana daha laik gördük sen bunu kesmelisin, çünkü’’en değerli misafirimiz’’ konumundasın derler! Her iki görüşte törelerimizin güzelliğini yansıtmaktadır. Burada ben hangi görüşü Kılavuz edineyim diye düşünen gençlerimize tercihi kendilerinin yapmalarını tavsiye edebiliriz! Bizim burada tek söyleyebileceğimiz, görüştüğümüz büyüklerin %80’ i ilk görüşü savunmakta, diğer kalan % 20’lik kısmı da ikinci görüşü savunmaktadır.Tercih sizlerindir!.. Kelle geri gönderildikten sonra arka but (Amaga) ağıbjanın yerine konulup, parçalamada ondan başlar!
Bu yazıyı hazırlayıp bizlerin bilgilenmesine sunan değerli kalem Ufuk Pytyria’ya sonsuz teşekkür ederim. Özen Sanbay Atsanba